7 Kasım 2012 Çarşamba

Öğrenci dediğin böyle olur!


YÖK, kendi kendini yenileme iddiasıyla hazırladığı yasa taslağında ideal öğrenciyi  böyle tarif etti...

Yükseköğretim Kurulu, bilinen adıyla YÖK, bir süredir üzerinde çalıştığı yasa taslağını kamuoyuyla paylaştı. 

Kendine Türkiye Yükseköğretim Kurulu ismini seçen kurum, taslağın amacını, “akademik ve bilimsel özgürlük, kurumsal özerklik, çeşitlilik, şeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcılık, rekabet ve kalite ilkeleri esas alınarak planlanır, programlanır ve düzenlenir” şeklinde tarif etti.

Bu tarife ne kadar uygun hareket edildiği sorusunun yanıtı ise öğrencilere taslakta nasıl bakıldığında gizli. Malum yüzlerce üniversite öğrencisinin cezaevlerinde bulunduğu bir ortamda, üniversiteler için nasıl bir özgürlük iddiasında bulunulduğu ayrı önem kazanıyor.
Taslağa bakıldığında, öğrencilere yönelik disiplin hükümlerinin, 12 Eylül darbesinin ürünü olan mevcut kanunun ilgili hükümlerinden hiçbir eksiğinin olmadığı görülüyor. Hatta disiplin maddesi  bu kez uzadıkça uzamış, darbecilerin o gün düşünemedikleri bazı ayrıntılara “özgürlükçü” olma iddiasındaki yeni taslakta yer verilmiş.
Aslında bu hükümlerle bugünün YÖK'ü, yarının Türkiye Yükseköğretim Kurumu, üniversitelerde nasıl öğrenci istediğini de tarif etmiş oluyor. İşte taslakta disiplin cezasını gerektiren eylemlerden bazıları şöyle düzenleniyor:
İzinsiz ilan asmak: Öğrencilerin akla gelen her türlü etkinlik için hazırlanan duyuru ve ilan vs. için izin alınması gerekecek. Okulda konser, anma, şenlik düzenleyen, hatta ev arkadaşı arayan öğrenci bununla ilgili duyuru, ilan asmak istediğinde okul yönetiminden “izin belgesi” isteyecek.

Yükseköğretim kurumlarının işleyişini ve eğitim-öğretimin düzenini bozmak:  Okulda şenlik düzenlemek, yemekhane zammına, kötü barınma koşullarına tepki göstermek ya da başkaca bir talepte bulunmak, itiraz etmek,  “üstüne vazife olmayan işlere karışmak”, hele bir de bunu şarkı/türkü söyleyerek, forum düzenleyerek, halay çekerek yapmak elbette  yasak!   

Öğrenme ve öğretme hürriyetini engelleyici eylemlerde bulunmak: Üstteki maddeye uymayan faaliyetler ya da verilecek cezayı katmerli hale getirmek için düşünülmüş stratejik bir madde. Üniversite yönetiminin hayal gücüne bağlı olarak hemen her şeyin bu kapsamda değerlendirilip ceza vermek mümkün.

Kurum personelinin şeref ve haysiyetini zedeleyen sözlü veya yazılı eylemlerde bulunmak: Bu hüküm nedense taslağı yapanların ve üniversite yönetimlerinin bizzat kendilerini düşünerek kaleme aldıkları izlenimini veriyor! Yani öğrenciler ve öğretim üyeleri arasında ayrımcılık yapan, tehditte bulunan, hakaret eden bir yöneticiye karşı tepki göstermek, alınan yanlış bir kararı ya da uygulamayı eleştirenlerin muhatap olacağı madde tam olarak bu. Hocalığı bırakıp hafiyeliğe soyunan ve sosyal medyada öğrenci/öğretim üyesi avına çıkan yöneticilerin varlığı düşünüldüğünde bu maddeye neden ihtiyaç duyulduğunu daha iyi anlaşılacaktır.

İntihal yapmak: Bu konuda öğrencilere bir şey söylemek için YÖK'ün önce kendi kadrolarında gerekli titizliği göstermesi beklenir. Oysa YÖK,  adeta öğrencilere  "öğretmenlerinize kötü örnek olmayın" demeye getirmektedir.

Yükseköğretim kurumlarına sarhoş gelmek, yükseköğretim kurumlarında alkollü içki içmek: Yok şaka değil aynen böyle. Bu maddeyi kim önerdi, kim yazdı bilinmez ama asıl merak uyandıran nasıl uygulanacağı. Taslak bu şekilde yasalaşırsa birilerini kampüste alkol kontrolü yapmaya çalışırken görürseniz şaşırmayın!     


Yani "özgürlük" taslağın sadece ve sadece amacında kaldığı için öğrencilere darbecilerden öte birşey vaadetmiyor.

Özetle, YÖK'ün adı değişse de huyu değiştirmiyor, kuzu gibi öğrenci istiyor!


Haksız da sayılmaz ilerde koyun olmak için önce kuzu olmak gerekiyor!...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder