1 Ekim 2012 Pazartesi

İşçi tulumuyla gülümsüyor Alex


Fenerbahçe'de "profesyonelce" kapının gösterildiği Alex'in durumu, krizde kapının önüne konulan emekçilerin hikayesine o kadar çok benziyor ki!...

Birisini işten çıkarmak isteyen işverenin ilk başvurduğu yöntem, çalışanını kötülemek oluyor. Üretimsiz, verimsiz, çalışmıyor, performansı düşük, yaşlı ve benzeri suçlamalarla da buna gerekçe oluşturuluyor. Kime göre ve her nasılsa!

Bir futbol emekçisi olan Alex'in bir süredir yaşadıkları da bundan farklı değildi. Alex, Fenerbahçe'ye geldiğinden bu yana o kadar faydalı oldu ki, bırakın takımına, Türkiye'ye gelmiş en başarılı yabancı futbolcu olarak gösterilir oldu. 

Tribünlerin sevgisini kazanan Alex, daha düne kadar hep el üstündeydi. Ne zaman işler kötü gitmeye başladı, hemen bir kurban arayışına girildi. Hedef tahtasına konulan da Alex oldu.

Yaşlanmıştı, 35 yaşında futbol mu oynanırdı. Hem hiç koşmuyordu, verimsizdi!... Yani işten atılacak bir işçinin durumundaydı, gözden çıkarılmıştı ve çanlar Alex için çalıyordu. Bütün bunlar olurken mutsuz olduğunu, rahatsızlık duyduğunu belli ettiği için de yine Alex'e kızılıyordu.

Ve beklenen oldu, herkes rolünü oynadı ve patron işçisine kapıyı gösterdi.   
   
Bu rol paylaşımında "kötü adam" durumunda kalan Aykut Kocaman için ise ayrı parantez açmak gerekiyor. Aykut Kocaman, yıllarca emek verdiği, alınteri döktüğü kulübünden şampiyonluk sevinci kursağında bırakılarak, bir gece vakti koparılmıştı. Evet Aykut iyi bir futbolcuydu ama yıllarca verdiği emeğe karşı yapılan saygısızlığa duyulan tepki onu KOCAMAN yapmıştı. Yıllar sonra roller değiştiğinde ise ne yazık ki Aykut Kocaman, kendisinden esirgeneni bir başka futbol emekçisinden esirgedi. Oysa yaşadıkları ne kadar da çok benziyordu, keşke böyle olmasaydı, böyle yapmasaydı.

İyi de krizleri emekçiler mi çıkarıyor da faturayı onlar ödüyor. Karının düşmesindense işçisine kapıyı gösteren, işler kötü gittiğinde faturayı emekçiye kesen patronların, yöneticilerin hiç mi suçu yok?

Alex örneğine dönersek; "takımı bal yapmayan arıya çevirenin", "kötü transferlere imza atanın", "yaşlı, koşmuyor denilen oyuncuya yıllardır alternatif bulamayanın"  sorumluluğu yok mu?

Alex'e, "parayı seviyor" diyenler de oldu. Alex, yıllarca verdiği emeğin karşılığını aldı ve ortaya koyduğu emek, tüm emekçilerinki gibi çok değerliydi. O kadar değerliydi ki yıllardır milyon avrolar harcanmasına rağmen yerine bir başkası bulunamadı.
Evet o bir futbol emekçisiydi ve başına milyonlarca emekçinin başına gelen geldi.
Yıllar sonra herkes Alex'i farklı bir anla/anıyla hatırlayacak.

Bu satırların yazarı ise yaşadıklarından sonra onu Fenerbahçe'nin klasik çubuklu formasından ziyade işçi tulumunu çağrıştıran mavi formasıyla ve mahcup gülümsemesiyle hatırlayacak.

İşçisin sen Alex, işçi kal!...

Fotoğraf:www.fenerbahcewallpaper.com

1 yorum:

  1. Oldu yaa milyon dolarlık adamların hikayelerini al işçi sınıfına benzet durumlardan ucuz politik benzerlikler yarat ve sonra de ki "Alex'in sonuda bütün emekçiler gibi oldu vs." yaa hangi gezegendesiniz siz ? Alex ev kirasını faturaları okul taksitlerini nasıl öder şimdi. Hadi toplanıp klüp binası önünde alex'e "işimi geri istiyorum" yazılı bir önlük giydirip direniş çadırı kuralım sonra grup yorumu edip akbayram ı falan çağırırız, bak kışta yaklaşıyo ateş yakar halayda çekeriz olmaz mı ?

    YanıtlaSil